25 Nisan 2009 Cumartesi

KAYIP HAZİNEMİZ: DİALOG 1



İnsan eğitiminin ve insanlar arası ilişkilerin en önemli araçlarından biri de, iletişim, karşılıklı konuşma, anlaşma, uyum sağlama anlamına gelen diyalogdur.
Aslında insan, insan olması nedeniyle diyaloga açıktır. Zira insanın bir anlamı da ünsiyet kurmak, insanlarla kaynaşmak, ülfet etmek demektir. Diyalogun zıddı, fanatizm, müsamahasızlık, baskı ve zorbalıktır. Bunlar ise insanlar arası ilişkiyi bozar. Zira Peygamberimizin ifadesiyle “Mümin ülfet eder ve kendisiyle ülfet edilir. Ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyen kimsede hayır yoktur.”
Önce yüce Rabbimiz insanlarla diyalog kuruyor: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye ruhlara soruyor. Onlar da “Evet (Rabbimiz olduğuna) şahit olduk, dediler.” (7 Araf, 172)
Yüce Rabbimiz sık sık “Ey insanlar!”, “Ey iman edenler!”, “Ey kullarım!” buyurarak insanlara sesleniyor, hitap ediyor, onlarla konuşuyor. Onun için Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Biriniz Rabbi ile konuşmayı seviyorsa, Kur’an okusun.” (1) buyurmuştur. Yüce Rabbimiz “Beni anın ki ben de sizi anayım” (2 Bakara, 152) buyurmuştur. Yine “Kullarım sana Beni sorduğu vakit deki, Ben herhalde yakınım. Dua edenin duasını, Bana dua ettiği anda işitir, ona karşılık veririm. O halde kullarım da Benim davetime uysunlar ve Bana inansınlar, umulur ki, doğru yolu bulurlar.” (2 Bakara, 186) buyurarak kulun Allah ile diyaloğa geçmesi istenmiştir. Zira diyaloğun en önemli ve devamlı araçlarından biri de duadır.
Günümüz metaryalist ve maddeci insanı yaratılış amacından uzaklaşmış, monotonlaşmış ve yalnızlaşmıştır. “Ve Allah’ı unutup Allah’tan habersiz olan, bu nedenle Allah’ın da kendileri için neyin iyi ve kötü olduğundan habersiz bıraktığı ve kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar Allah’ın dosdoğru yolundan çıkan kimselerdir.” (59 Haşr, 19)
Çağımızda hızlı ve yoğun yaşama tarzı, insanın kendini unutmasına, insan ilişkilerinde çok gergin, çatışmalı geçmesine sebep olmuştur. İnsanlar kendilerinden habersiz- muhasebesiz, hesapsız yaşıyorlar. Bu gerginlik çevreye de yansıyor. İnsanların en yakınları olan akrabaları bile akrep gibi görülür olmuştur.
Şairin dediği gibi;
Ta ezelden akraba idik,
Şimdi akrep olduk biz bize.
Sırrımız meydana çıktı,
Bakmaz olduk yüz yüze,
Kimse bilmez akrabanın akrabadan çektiğini,
Akrep etmez akrabanın akrabaya ettiğini.
Kuşkanadıyla uçar, ağaç dalları ve yapraklarıyla meyve verir ve güçlenir, insan da akrabalarıyla, arkadaşlarıyla, eş ve dostlarıyla huzur ve mutlu olur. “Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, seven kimse sıla-ı rahim yapsın (akrabalarını arayıp sorsun, kollayıp gözetsin)” (2)
Ailemizden sonra en yakın sosyal çevremizi oluşturan komşularımızla nasılız?
— Gelip gidiyor muyuz, arayıp soruyor muyuz?
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir savaş için yola çıktı ve:
“Komşusuna eziyet edenler bugün bize katılmasın!” buyurdu. Oradakilerden biri: ”Ben komşumun duvarının dibine küçük abdest bozmuştum.” deyince Hz. Peygamber: “Sen bugün bize katılma” buyurdu (3). Görüldüğü gibi, komşusuna eziyet edeni, Hz. Peygamber savaşa götürmemiştir.
Yüce Rabbimiz, müminleri şöyle tanıtıyor: “O (akıl sahipleri) Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten (akrabalık bağlarını koparmayıp, onlara iyilik eden) Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir.” (13 Rad, 21)
Sahi komşularımızla, akrabalarımızla irtibatımız nasıl? Arayıp soruyor muyuz? Hani diyalogdan yanaydık!
Bayramlarımızı nerede geçiriyoruz? Pek çoğumuz bayramlarda tatil yerlerine, yatlara kaçmıyor mu? Bakınız önderimiz, örneğimiz ne buyuruyor:
“Yanıbaşında komşusu aç iken, doya doya yiyen kişi gerçek mü’min değildir.” (4)
“Akrabalarına iyilik eden kişi, sadece onların iyiliklerine karşılık veren değildir. Akrabalarına asıl iyilik eden kişi, akrabaları kendisiyle ilişiklerini kopardıklarında onlara iyilik yapmaya devam edendir.” (5)
Hele hele aile içi diyalogdan ne haber? Bir-birinin hayat arkadaşı, can yoldaşı olan ve cennette de beraber olmak için nikâhladığı eşleriyle insanlarımızın diyalogları nasıl? Akşama kadar herkese gülücük dağıtan, şen-şakrak olanlarımız evde nasıllar acaba? Televizyonun kumandası, gazeteler vs. evimizde bizi duvar gibi sessiz, buzdolabı gibi soğuk mu yapıyor yoksa?
İşte diyalog budur.
Devam edecek...

Hiç yorum yok: