21 Ekim 2009 Çarşamba

ÇİLLİ HOROZ


Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Saman bir ahır içinde,
Ahır bir köy içindeymiş.
Bu köyde Çilli Horoz yaşarmış. Çilli Horoz'un yaşadığı zamanda, henüz saat icat olmamış. Köylüler Çilli Horoz'un ötmesiyle uyanırlarmış. Çilli Horoz'un çok güzel ve gür bir sesi varmış. Çilli Horoz, hava aydınlanmaya başlamadan az önce öter, köylüler erkenden kalkıp günlük işlerini yapmaya başlarlarmış. Erkekler tarlaya gider, kadınlarda inekleri sağmaya, yem vermeye ahıra inerlermiş. Çilli Horoz, her gün tam vaktinde öter, hiç şaşırmazmış.
Bu köyde kötü kalpli bir karga yaşarmış. Bu karga vaktin kıymetini bilen Çilli Horoz'u kıskanırmış. Ayrıca köylülere de tarlaya korkuluk diktikleri için çok kızarmış. Çünkü bu korkuluk yüzünden hiçbir şey yiyemiyormuş.
Karga bir gün kara kara düşünürken aklına sinsi bir plân gelmiş. Hiç zaman kaybetmeden Çilli Horoz'un yanına gitmiş. Kaba ve çirkin sesiyle:
-Çilliiii, Çilliiii! diye bağırmış.
Karganın sesini duyan Çilli Horozibiğini sallayarak gelmiş.
- Efendim, karga kardeş, demiş.
-Merhaba horoz kardeş, nasılsın?
- Çok iyiyim karga kardeş, teşekkür ederim, diye karşılık vermiş Çilli Horoz.
- İyi değilsin, iyi değilsin. Seni zayıflamış, süzülmüş gördüm, demiş karga.
- Öyle mi! demiş, şaşırarak Çilli Horoz.
- Elbette Çilli kardeş. Bu insanlar senin kıymetini hiç bilmiyorlar. Sen olmasan onlar sabah uykularından kalkamazlar. Oysa her zaman önüne hak ettiğinden daha az yem koyuyorlar, seni kandırıyorlar, demiş.
- Ama ben doyuyorum, diye karşılık vermiş Çilli Horoz.
- Yok, yok ben senin hâline acıyorum. Sen şu arkadaşının öğütlerine kulak versen bu köylüler senin değerini anlarlardı. Yediğin önünde yemediğin ardında olur. Sen daha fazlasına lâyıksın, demiş karga.
- Nasıl? diye sormuş Çilli Horoz saf saf.
Karga sesini kısmış, Çilli Horoz'a iyice yaklaşmış.
- Onları kandırarak, yani yalan söyleyerek.
- Yalanla mı! diye bağırmış Çilli Horoz. Ben hiç yalan söylemem!
- Sus! Kimse duymasın. Ben sana arkadaş olarak öğüt veriyorum, demiş karga. Böylece Çilli Horoz'u kandırmış.
- Bak birkaç gün dene, benim ne kadar haklı olduğumu o zaman anlayacaksın. İnsanlar kandırılmayı, yalanı severler. Sen, vaktinden çok önce öt yeter, diye sözlerini tamamlamış karga.
Çilli Horoz o gece vaktinden önce kalkıp "Üürüüüü!" diye uzun uzun ötmüş.
Köylüler vakit erken diye düşünmüşler, ama horoz öttüğü için güç de olsa yataklarından kalkmışlar. Birkaç lokma atıştırmışlar. Erkekler tarlaya, kadınlar da ahıra inmişler. Uyuyan inekler kendilerini sağmaya çalışan kadınları tepmişler. Erkekler tarlada hava aydınlandı, aydınlanacak diye saatlerce bekleyip durmuşlar. En sonunda Çilli Horoz'un vakitsiz öttüğünü anlamışlar. Bunun üzerine köylüler toplanıp konuşmaya başlamışlar.
Köylünün biri;
- Çilli Horoz vaktini şaşmazdı. İlk defa oldu. Her hâlde hastalandı, ona birkaç gün çok iyi bakalım, demiş. Diğerleri de onu haklı bulmuşlar. Çilli Horoz'un önüne çeşit çeşit yiyecekler, yeşillikler doldurmuşlar. Çilli Horoz;
- Karga haklıymış, demek ki insanlar yalanı seviyor. Karga gibi akıllı ve iyi bir dost her zaman gerekli. Ben bugüne kadar bunu hiç düşünememiştim, demiş.
Önüne konanları iştahla yemiş, yemiş...
Tıka basa yemiş, artık yiyemez olmuş. Biraz dinlendikten sonra yemeye devam etmiş. Durup dinlenmeden yiyormuş. Olan biteni öğrenmek için yanına uğrayan kargaya teşekkür etmiş.
Ertesi gün, yine gece yarısı kalkmış, uzun uzun ötmüş. Köylüler yine şaşırıp kalkmışlar. Yine aynı kargaşa olmuş.
Köylüler bu defa da horozun hasta olduğunu düşünerek kızmamışlar, önüne yiyecek koymaya devam etmişler.
Horozun keyfi yerindeymiş.
Karga, ertesi gece Çilli Horoz'un yanına gelip seslenmiş.
-Horoz kardeş.
Horoz, karganın sesini duyunca hemen dışarı çıkmış. Karga;
-Seni daha iyi gördüm. Sana iyi bakıyorlar galiba, demiş.
İyi yürekli Çilli Horoz cevap vermiş:
-Evet bana çok iyi bakıyorlar. Bir sürü yiyecek veriyorlar. Tarladaki korkuluklar yüzünden günlerdir doğru dürüst yemek yiyemeyen karga sonunda gerçek niyetini Çilli Horoz'a açıklamış:
-Sana zamansız ötme fikrini ben verdim. Senin yiyeceklerinde benim de hakkım var. Lütfen benim hakkımı ver.
İyi niyetli horoz;
-Hadi içeri gel dostum. Seni kimseler görmesin. Bak birazdan öteceğim. İnsanlar hemen kalkacak. Bize bir sürü yemek getirecekler, demiş. Çok geçmeden;
- Üürüüü, üürüü! diye uzun uzun ötmüş.
Gecenin karanlığında kalkan insanlar uykulu uykulu oradan oraya koşturmaya başlamışlar. Çok geçmeden horozun yine erken öttüğünü anlamışlar.
Uykulu köylülerden biri şu öneride bulunmuş:
- Çilli Horoz üç gündür çok yemek yedi. Tombullaştı. Üstelik yine vakitsiz ötüyor. Belki de fazla yemek yediği için vaktinde ötmüyor. En iyisi verdiğimiz yemeği azaltalım.
O geceden sonra Çilli Horoz'a eskisinden de az yemek vermişler. Yiyeceklerini kargayla paylaşan horoz aç kalmış. Çünkü karga, Çilli Horoz'a verilen yiyeceklerin hepsini "Bu benim hakkım!" diyerek alıyormuş. Çilli Horoz neredeyse açlıktan ölecek hâle gelmiş. Bu duruma nasıl geldiğini düşünmeye başlamış. Düşününce de her şeyin karganın söylediklerini yaptığından beri başına geldiğini anlamış. Hemen gece tam vaktinde ötmeye başlamış.
-Artık senin nasihatlerini yerine getirmeyeceğim. Bu yüzden yiyeceklerimi seninle paylaşmam gerekmiyor. Hemen yuvamı terk et, demiş kargaya.
Yalancı karga, horozun yuvasını terk etmek zorunda kalmış. Yalanın hiç kimseye mutluluk getirmediğini Çilli Horoz artık anlamış.
Gökten iki arı uçmuş. Biri yalanı öğütleyenin, diğeri yalan söyleyenin dilini sokmuş.
Sema Maraşlı - Bana Bir Masal Anlat

Hiç yorum yok: