24 Ocak 2010 Pazar

TAŞ GAZELİ


Taş taş değil bağrındır taş senin
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin
Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri
Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin
Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey
Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin
Anne seninle bağrın döver gider mi acı
Hanidir Ferhat'tan aldığın ders taş senin
Sen de mi taşla bir oldun ey sevgili?
İşitmez oldun beni, kalbin taşdan taş senin
Ölüm sendendir bana, nedir taşlamak beni?
Bana güldür çiçektir attığın her taş senin
Gözünü dikme taşa işte parça parçadır
Şimşektir bir bakışın, dayanır mı taş, senin
Deprem değildir dağı ve beni sarsan
Bir bakışın komaz taş üstünde taş senin
Niçin çıktın dağlara evren çöl oldu Leylâ?
Topuğun öpmek için toz oldu dağ taş, senin
II.

Taş taş değil bağrındır taş senin
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin
Ülkendir taş ve beton bu yanlış kent
Her gün bir yanın biraz daha taş senin
Taş alanlarıdır taş insanları taşır bir
Nereye gelsen ey aşk, karşında bu taş, senin
Uygarlık, taşla taşımak çağlar üzre
Kolların bu denli güçlü müdür taş, senin
Bir taş devridir ama bağışla beni
Niçin bunca geldim üstüne ey taş seni
Bir İbrahim bıçağı ikiye biçer taşı
Sevgili nasıl kırdı kutlu dişin, taş senin?
Ölüm bir kasırgadır çevirir seni beni
Nedir kucağında kocaman taş senin?
III.

Bir bir yürürlükten kaldırıp çürümüş devrimleri
En gürbüz bir devrimi dikmek yerine, taş senin
Nereye koysam seni söyle ey yüreğim
Bir gün beni ele verir bu güçlü atış senin
Osman Sarı

Hiç yorum yok: