25 Mart 2010 Perşembe

DALKAVUĞUNU BULMAK


Eski konakların kadrolu dalkavukları olduğu bilinir. Bunlar, efendilerinin sıkıntılı anlarında onların her dediğini tasdik etmekle birlikte, yeri gelince sözünü dudaktan esirgemeyen; bazen de neşeli hikâyeler ve nüktelerle onları eğlendirip rahatlatarak devlet nizamına katkıda bulunan, soytarı tipli insanlardır. Dalkavukluk deyip geçmeyiniz. Bu öyle her babayiğidin harcı da değildir ve her birerleri imtihanla işe alınırlar.
İşte hikâye:
Vaktiyle yüksek rütbeli zatlardan biri kendisine bir dalkavuk edinmek isteyip tellâl çığırtmış. Belirtilen gün ve saatte kapıda bazı dalkavuklar toplanmışlar. Sırayla imtihan odasına alınmaya başlamışlar. Efendi, ilk geleni şöyle bir süzmüş ve sormuş:
— Sen dalkavuk musun?
— Evet efendim, ben dalkavuğum.
— Amma hiç de dalkavuğa benzemiyorsun.
— Nasıl benzemem efendim. Filân paşanın yanında beş sene; falan vezirin kapısında üç sene hizmet ettim.
Efendi ona yol vermiş ve diğer adayı içeri almışlar. Ona da sormuş:
— Sen dalkavuk musun?
Aynı cevaplar ve aynı konuşmalar... Böyle birkaç aday sınandıktan sonra içeriye birisi girmiş. Soru aynı:
— Sen dalkavuk musun?
— Evet, efendi hazretleri; bendeniz dalkavuğum.
— Amma sen öyle pek dalkavuğa benzemiyorsun.
— Hakk-ı âliniz var efendim; pek öyle dalkavuğa benzemem.
— Fakat sanki biraz da dalkavuğa benziyorsun.
— Evet biraz da benzerim efendim. Efendi dışarıya haber salmış:
— Ben dalkavuğumu buldum, diğerleri dağılıp gidebilirler. Binlerce esef ki eskiden bir büyüğün bir dalkavuğu olurken şimdi her büyüğün yüzlerce dalkavuğu var. Dahası, eski dalkavuklar bazen öyle hakikatli sözler ederlermiş ki bu sözler meclise bir bomba gibi düşüp herkesi kendine getirirmiş. Yine eseftir ki şimdilerde insanlar, bir dalkavuk tutmak yerine çevrelerindeki herkesten dalkavukluk bekliyorlar. Doğrusu bu manzaraya bakınca insan, "Nerede o eski dalkavuklar!" diye iç geçiriyor.
İskender Pala - İki Dirhem Bir Çekirdek

Hiç yorum yok: