4 Mart 2010 Perşembe

YUSUF VE HAMZA

Uzunca bir süredir Yusuf veya Hamza ile ilgili bişiler çiziktirmediğim aklıma geldi ve yazmak istedim. Bir kaç resmi bir arada vererek kolayına kaçmak işime geldi.
Yusuf tam bir uyku düşmanı, uyumamak için elinden ne geliyorsa yapıyor. Uykusu geldiği halde gözlerinin kapanmaması için elleriyle göz kapaklarını aralıyor. Türlü türlü bahaneler buluyor ama mantıklı bahaneler. Hopluyor, zıplıyor,türlü türlü hareketler yapıyor ama şımarıklık yapmıyor(muşşşş) öle bir çocuk işte... Yazın hebercisi olan güneş birazcık çıkıp havanın azıcık güneşli ve ılıman olduğu bir günde hep birlikte ilçe merkezinde bulunan parka gitmiştik, Yusuf çok sevinmişti. Bu sevincini hareketleri ile de yeteri kadar belli ediyordu. Pek tabi ki onun kadar kardeşide sevincini açığa vuruyordu.
Diğer bi özelliğide gezmeyi seviyor olması, kim sevmez ki değişik yerleri gezip görmeyi, haklı tabi çocuk, bir kış boyu evde kalmış o kadarda gezmesin mi? Ayrıca gezdiği yerlerdeki pislikleri ve kirleride elinden geldiğince temizliyor oğlumuz. Temizlik İmandandır demiş peygamberimiz(sav) değil mi?... Ama heryerde süpürge bulabilir mi o tartışılır... Dünyaca ünlü İncesu Kanyonu bu yıl ki ilk durağımız...
Piknik alanlarının sürekli temiz kalması dileklerimizle...



Hamza ailemizin en yeni üyesi (kaç üyesi varsa?) Aslında biliyoruz ki farklı bir dünyadır her çocuk. Babababa diye bağırmasıyla, zoru görünce cingar çıkartmasıyla. Ağabeyinin her türlü baskısına ve çaktırmadan darplarına maruz kaldığında bile sıkışmayınca ses çıkarmayan, ufak tefek şaklabanlıklara büyük kahkahalar atan, telefonun kapsama alanından çıkamayan, hele de bilgisayar masasına çıkıp LCD ekranı parmaklayarak tuhaf sesler çıkaran çocuk Hamza... Kutu katili bir taraftanda. Ağabeyinin kendisi ile ortak kullandığı bir kaç oyuncak kutusunu büyük ustalıkla parçalayabilen, ekmeğin yeniş tarzını yeniden belirleyebilen, poz vermenin rajonunu baştan kesebilen bir çocuk...
Kendine has bakışı, mimikleri ve sırıtkanlığı ile ağabeyinin olduğu her yerde olmak istediğini her fırsatta belli ediyor. Ömrü hayırlı ve uzun olsun...


Yusuf ve Hamza her çocuk gibi salıncağa binmeyi çok seviyor...
Merak ediyorum acaba ağaca kurulan salıncaklarada böyle keyifle binerler mi?
Ne dersiniz?


Bu yıl biz pek fazla kış göremedik. Yusuf uzunca bir süre kar yağmıyor mu baba, dua ediyorum yağmıyor baba diye diye sonunda Allahın lutfuyla kar yağdı. Ama o kadar uzun süre kalmadı, bir gün kadar misafir oldu bize ve Allahtan o gün bizim kar düşkünleri sokağa çıkmışlardı. Kar az yağdığı için toplaması zor oluyordu ama her ne kadar zor olsada Yusuf ve Hamzayı yıldırmadı, onlar doyasıya eğlendiler. Hamza karla ilk kez tanıştı. Ağabeyinden cesurdu ilk karşılaşmasına göre. Ağabeyi ilk başlarda tedirginde olsa sonralarda alıştı ve şimdilerde bayılıyor kara, karda oynamaya, kardan adam yapmaya, kar topu oynamaya.
Ve yaz geliyor doya doya kış görmeden. Bu yıl karı pek görmedik. Darısı diğer kışa inş...
Şimdi içimden eski kışlar bölemiydi yaaa demek gelmedi değil...

Hiç yorum yok: