21 Mayıs 2011 Cumartesi

BİR AVUÇ CEVİZ



Bir varmış, bir yokmuş,
Allah'ın kulları sayılamayacak kadar çokmuş, Kimi tatlı su gibi faydalı, kimi acı su gibi yakarmış Kimin yüzüne doyulmuş, kiminin huyuna doyulmamış Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Büyük bir ülkede güzel bir prenses yaşarmış. Kralın tek çocuğu olan bu prenses çok şımarıkmış. Babası kral olduğu için kendini üstün görürmüş. Saray da sürekli etrafa emirler verirmiş. Kral usta bir avcıymış. Sürekli ormana ava gidermiş. Bir gün yine av için hazırlanıyormuş.
- Ben de ormana gitmek istiyorum, demiş prenses.
- Sen daha küçüksün. Biz avlanırken başına bir iş gelmesinden korkarım, diyerek kral itiraz etmiş.
Fakat prenses ısrar etmiş. Sonunda babasıyla ormana gitmiş. Kral ava çıkarken prensese;
- Kızım biz avlanmaya çıkıyoruz. Sakın buradan ayrılma Orman çok büyük kaybolursun, demiş.
Prenses babasına "Ayrılmam." diye söz vermiş. Fakat sı kılmış. Gezmeye başlamış. Merakla etrafa bakarken babası tembih ettiği yerden çok uzaklaşmış. Tekrar ıoı< istemiş ama yolu bulamamış, ba! Baba! diye bağırmış. Ama sesini duyan olmamış. »Nasıl o'sa ken' arar bulurlar." diye düşünmüş. Beklemeye başlamış.
Bu arada kral ve yanındakiler o gün çok iyi avlanmışlar.
Sevinçlerinden prensesin onlarla geldiğini unutmuşlar. Kral cak saraya vardığında prensesin ormanda kaldığını anlamış. Hava kararınca prenses çok korkmaya başlamış.
- Baba! Baba! diye bağırarak ağlıyormuş. Bir ses duymuş:
-Gürültü etme. Gündüz baban rahat vermiyor. Akşam da sen rahatsız etme, demiş birisi.
Prenses hemen sesin geldiği tarafa dönmüş.
- Kimsin sen? diye sormuş. Ay ışığında ağacın dalında bir sincap görünüyormuş.
- Demek insanlar gibi konuşmayı biliyorsun. O zaman sana emrediyorum. Beni hemen saraya götür, demiş prenses.
Prensesin kaba konuşması sincabın hiç hoşuna gitmemiş.
- Götürmezsen ne olur? diye sormuş.
Prenses bu soruya cevap verememiş ve başka bir vaadde bulunmuş:
- Beni saraya götürürsen sana çok altın veririm, demiş.
- Ne yapayım ben altını. Yiyemem, içemem. Ormanda altın ne işe yarar, diyerek sincap kahkahalarla gülmüş.
- O zaman sana çok yiyecek veririm, demiş.
- Benim ormanda karnım doyuyor. On tane midem yok ki. Ne yapayım fazla yiyeceği.
Prensesle sincabın konuştuğunu gören diğer hayvanlar da onların etrafına toplanmışlar. Tavşan, tilki, çakal, bıldırcın hepsi prensesi süzüyormuş. Prenses onlara dönmüş.
- Bakın ben kralın kızı prensesim. Ormanda kayboldum. Hepinize emrediyorum. Beni hemen saraya götürün, demiş. Topal bir tilki, prensese yaklaşmış.
- Demek sen o zalim kralın kızısın. Eğlenmek için gelip ormanda avlanıyor. İşte bacağımın birini düştüğüm tuzaktan kaçarken kırdım. Kardeşimi de senin baban öldürdü, diye bağırmış.
- Hayvanlar da avlanıyor, demiş prenses.
- Bizler sadece acıktığımızda avlanırız. Ama baban zevk için öldürüyor, diye yanıtlamış tilki.
Az sonra hayvanlar etrafından dağılıp gitmişler. Prenses hayatında ilk defa kendini çaresiz hissetmiş. Hep babasının kral olmasıyla övünüyormuş. Ama o gün babasının kral olmasının hiç bir faydasını görememiş. Uyumaya çalışmış. Açlıktan uyuyamıyormuş. Altında yattığı ağaçtan kıtır kıtır sesler geliyormuş. Sincap ceviz yiyormuş. Aç olan prenses sincaptan ceviz isteyecekmiş ama utanmış. Şimdiye kadar başkasından hiç yiyecek istememiş olan prenses, cevizlere bakmış bakmış yutkunmuş.
Sincap elindeki cevize bakan prensesi görmüş. Ona bir avuç dolusu ceviz içi getirmiş. Prenses cevizleri yer yemez uykuya dalmış.
Ertesi gün kralın adamları prensesi bulmuşlar. Saraya götürmüşler. Prenses o günden sonra çok değişmiş. Önce babasından avlanmaması için söz almış. Bir daha hiç kimseyi hor görmemiş. Bir prensesin bile bir gün bir sincabın elindeki cevizlere muhtaç olabileceğini hiç unutmamış. Prenses yaşadığı bu olaydan dersini almış. Güzel ahlâklı iyi bir prenses olmuş.
Sema Maraşlı _ Bana Bir Masal Anlat

Hiç yorum yok: