24 Ağustos 2015 Pazartesi

Yusuf ve Kardeşleri

Uzun bir ayrılık aşamasından sonra fırsat bulur bulmaz yazmak istedim. Bu uzun ayrılık aşamasında pek çok olay ve pek çok serüven yaşandı. Tabi onları yazmıcam. Bir kaç fotoğraf eşliğinde çocukların büyürken geçirdikleri aşamalar ve gönle düşen katrelerden seçmeler olcak sadece...



Yusuf artık büyüdü ve tüm yetenekleri gibi espri ve alışılmadık şeyler yapma beceriside gelişti. Uzaktan kaleme dur der gibi bir fotoğraf. Ayarlanmış değil tamamen doğaçlama dedikleri olay bu...



Davut abisi Hamza bilgisayarda oyun oynarken kendinden geçmiş şekilde uyuyor. Bilgisayarda o oyunlardan çıkan tarifsiz rahatsız edici gürültü ve müzik eşliğinde mışıl mışıl uyuyup rüyalar aleminde geziyor...




Anneyle birlikte güzel bir uçurtma macerası sonrası anı fotoğrafı...



Abi Yusuf ile kardeş Hamza'nın klasik asi iki kişi pozu ama sanırım pek olmamış... Olduğu kadar artık...




Hamza ve onun en büyük eğlencelerinden birisi ile oyun parkları... Güneşli bir gün ve eğlenceli geçen zamanlardan kalan bir kesit...




Bu fotoğraf ise Artzooka programından esinlenerek yapılan çevreden toplanan yaprakların gelişi güzel yapıştırılması sonucu hayal gücü ile elde edilen resimler. Yusuf ayrı, Hamza ayrı ve Davut ayrı yaptı. Hayal güçleri mükemmel her çocuk gibi...



Davuttan hoşçakal pozu diyelim...
Hayırla kalın...

22 Şubat 2015 Pazar

YUSUF, HAMZA VE DAVUT İLE KREO OYUNU

Şubat Tatilinde Yusuf'un çok istediği Transformers Filminde Otobotların lideri olan Optimus Prime'nin 542 Parça Kreo Logo oyuncağını harçlıklarının tamamlanması sonucunda almıştık. O günden bu güne kadar bıkmadan ve hevesleri kaçmadan oynamaya devam ediyorlar.
Yeri geliyor kavga ediyorlar, yeri geliyor parçaları paylaşamıyorlar, yeri geliyor parçalar için 3 ncü dünya savaşı ve kaos ortaya çıkıyor ama ilgi ve alaka aynen devam. Yeni yeni figürler yani hayal güçlerinin kuvvetine ve el becerilerine göre değişik figürler yapıyorlar.
İstikballeri parlak, imanları katıksız, amelleri salih olsun inş.














19 Şubat 2015 Perşembe

BAKIŞ AÇISI...




Dr. Ruskin, Amerikan Tıp Birliği dergisinde yayımlana aşağıdaki yazısında, gülünç bir yanlış anlamanın kişide nasıl tümüyle farklı bir yaklaşım duygusu oluşturabileceğini anlatmaktadır.
Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okudu:
“Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba harcıyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir neden yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana dek de feryat figan bağırıyor.”
Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sordu. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylediler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların de yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırdılar.
Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başladı. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıydı.

31 Ocak 2015 Cumartesi

MEYVENİN LEZZETİNİ BİN KAT ARTIRMANIN FORMÜLÜ!



Lezzetin de eşsizi olur mu demeyin! Herşeyin harikası, güzeli, mükemmeli, eşsizi oluyorsa lezzetin de eşsizi olmaz mı?
Bir Ramazan günü yolumuz Topkapı Sanayi Camiine düştü. Değerli dostumuz caminin imam hatibi dedi ki: "Hocam bizim cemaat alışkındır namazı kıldırdıktan sonra beş on dakika bir şeyler anlatıverin?"
Namazı bitirdikten sonra konuşmamıza; "Yediğiniz meyvelerin lezzetinin yüz kat, bin kat artmasını ister misiniz?" şeklinde bir soruyla başladık.
Dinleyeler, "Olur mu öyle şey! Elmaysa elma, portakalsa portakal, olsa olsa biraz lez­zetlisi, tatlısı olur o kadar. Tadının yüz kat, bin kat artması da ne oluyor?" dercesine merak ve hayret, bir o kadar da heyecanla yüzüme baktılar.
"Bu mümkün" dedim ve anlat­maya başladım. "Şu mübarek Ramazan gününde, faraza cami­nin içine bir nur inse, ışınlamavarî bir şeyler olsa, beyaz elbiseler içerisinde, nuranî bir zat enva-i çeşit meyvelerle dolu altın bir tepsiyle çıkagelse ve dese: Ben Cebrail'im, beni size Allah gönderdi. Bu kullarım benim rızam için oruç tutuyorlar, namaz kılı­yorlar. Ben de onlara iltifat olsun diye bu meyveleri gönderdim. Zevkle, lezzetle yiye­bilirler."
Böyle şey olur mu demeyin! Faraza dedik ya, Cebrail (as) insan kılığında, Dıhye sûretinde Peygamberi­mize (asm.) vahiy getirdiğini biliyoruz. Böyle bir şey bizim için mümkün olmaz elbette. Mümkün olsaydı, neler hissederdik, o mey­veleri nasıl yerdik? Lezzetleri yüz kat, bin kat artmaz mıydı?
"Doğru!" dercesine başlarını salladılar ve ben devam ettim: Allah aşkına söyleyin. Cebrail (as) bize Allah'tan meyve getirdiğinde sevincimizden onları yemeye kıyamıyoruz, yediğimizde de çok farklı bir zevk ve lezzetle yiyoruz. Peki, o meyveleri Cebrail (as) altın tepsiyle getirdiğin­de Allah gönderiyor da, manavdan, pazardan satın aldığımız, ağaçların dallarından kopardı­ğımız zaman başkası mı gönderiyor? Cebrail (as) getirdiğinde başka duygular içerisine giriyoruz da, pazardan aldı­ğımızda niçin aynı heyecanı duy­muyoruz? "Bu meyve Rabbimin hediyesidir, ikramı ve iltifatıdır. Bana değer vermiş, en güzel şekilde ambalajlamış, gözü­mün, burnumun, dilimin, midemin zevkini düşünüp ona göre takdim etmiş, bana olan sevgisini böyle göster­miş. Nasıl heyecanlanmam, nasıl mutlu olmam, nasıl sevinmem?" düşünce­siyle yediğimizde aynı mutluluğu yine his­sedebiliriz ve Allah'ın lütfü, hediyesi, ikramı olduğunu düşünerek meyvenin kendi lez­zetinden yüz kat, bin kat daha üstün bir lezzet alabiliriz.
İşte meyvenin lezzetini bin kat artırma formülün
Şaban Döğen

16 Ocak 2015 Cuma

EN AZ YARIM DAKİKA ELİNİ YIKA

Bizim ufaklıklar bir kaç gündür Tinky ile Minky'nin çizgi filmlerini ve şarkılarını dillerinden düşürmüyorlar. Bizlerde oldukça memnunuz bu durumdan. Temizlik, beslenme  ve düzenli olmak için yapılması gerekenler kısa ve öz bir biçimde eğlenceyle karıştırılarak güzel bir çalışma yapılmış.
Eeee bizede faydalı gördüğümüz çalışmaları paylaşmak düşüyor.Beğenirsiniz umarız...